TERÖRLE MÜCADELE 
 

Hemen her gün bölgeden gelen şehit haberleri hepimizi üzüntüye boğuyor.  Gerek yitirdiğimiz canlarımız gerekse de onların geride bıraktığı yakınları birer hüzün anıtı gibi belleklerimize dikiliyor.  Vatan için verdiğimiz ilk şehitler olmadığı gibi son şehitler olmadığını da biliyoruz.  Fakat asıl önemli soru asker ve polisimizin canı pahasına verdikleri mücadele tam manasıyla destek görüyor mu?  Hükümetten, basından en önemlisi de halktan… 
 
Basın uzun süredir tarafını seçmiş gözüküyor.  Özellikle merkez basın olarak adlandırılan Doğan grubu net bir şekilde Pkk savlarını ekranlarından ve satırlarından dillendirmekte.  Şirazesi kayan Cumhuriyet ise Taraf ve özgür Gündem kıvamına gelmiş durumda.  Yandaş basın diye adlandırılan grup ise dün olduğu gibi bugün de hükümetin direktiflerine göre tavır almakta.  Yani işin özü basında askerlerimize yeterli destek olduğunu iddia etmek zor. 
 
Halk duygusal olarak askerinin, polisinin, kısaca evladının yanında görünüyor.  Ancak bunu fiiliyata döküyor mu sorusuna aynı minvalde yanıt vermek zor.  Şehitlerin onlarla ifade edildiği günlerde dahi ciddi bir tepki gösterilmiyor.  Sosyal medyada kısa süreli yaşanan öfke boşalması dışında herhangi bir tepki gösterilmiyor.  Şehit cenazelerine dahi yüksek katılım sergilenmiyor.  Cuma ya da haftasonuna denk gelen cenaze törenleri istisna teşkil ediyor.  “Terörün amacı günlük yaşamamızı aksatmak” savına karşı bir duruş sergiliyormuş gibi herkes umarsızca hayatına devam ediyor.  Ateş düştüğü yeri yakıyor, diğer yerlere dumanı bile ulaşmıyor.  
 
Gel gelelim hükümete… 
 
“Kararlılıkla mücadele” sözünü ağzından düşürmeyen hükümetin, TSK ve Emniyetin verdiği mücadele yanında net bir hamlesini görememekteyiz.  KCK operasyonunu çözüm süreci sebebiyle boşa çıkarılmıştı.  Hükümet tarafından süreç bitmiş olmasına rağmen KCK’ya yönelik herhangi bir hamle yapılmadı.  Kimi HDP vekillerinin terör örgütü lehine yaptıkları propagandaya rağmen haklarında işlem başlatılmadı, dokunulmazlıkları kaldırılmadı.  Gerek mühimmat, gerekse de militan desteği aşikar olan Kobani ve Rojava’ya yönelik ne maddi ne de askeri hiçbir yaptırım uygulanmadı.  Askerin-Polisin kimi zaman elini kolunu bağlayan, hareket hızını kesen yasalarda düzenlemelere gidilmedi. 
 
Yukarıda saydığım etkenler alt alta eklendiğinde askerimizin ve polisimizin ne denli büyük bir mücadele verdiği ortadadır.  Kimi zaman AKP milletvekillerince, bakanlarca hatta en son başbakanca dillendirilen “Çözüm sürecine dönülebilir” sözü büyük bir handikaptır.  Canı pahasına mücadele veren fedakar askerimizin, polisimizin moral motivasyonu bu açıklamalarla ne hale gelmektedir?  Bu büyük mücadelede mehmetçiğin “Amasız” yanında olunmalıdır.  Teröre karşı ne zaman zaaf gösterilmişse bunun bedeli çok ağır olmuştur.  Bunu asla akıldan çıkarmamalı bundan sonra da en ufak zaaf gösterilmemelidir.  Milletinin bir bütün halinde arkasında olduğu, devletinin tüm imkanlarıyla destek olduğu TSK hiçbir mücadeleyi kaybetmeyecektir. 
 
Kararlı mücadele için kararlı bir hükümet olmazsa olmazdır.  Sözde değil, özde kararlı olunmalıdır.  Kararlılığın göstergesi de bellidir. Türkçüler olarak gidişatın takipçisiyiz… 
 
Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun. 
Tanrı Türk’ü korusun